KARADENİZ GEZİSİ
18 Ağustos - 27 Ağustos 2003
Harita altındaki video cihazı ile gezilen yerleri sıra ile izlemek mümkün olmaktadır.
Akışı durdurup yön tuşları ile bir sonraki gezi noktasına ulaşıp bağlantıyı tıklayarak blog sayfası izlenebilir. Sayfa izlendikten sonra en üst tabda x tıklayarak kaldırılıp tekrar yön tuşları ile aynı şeyler yapılabilir.
AMASYA--ORDU-----RİZE-----UZUNGÖL-FATSA--SİNOP--CİDE--SAFRANBOLU-İSTANBUL
Gezi öncesi geceyi Ankara'da annemin evinde geçirdik. Sabah kahvaltısını yaptıktan sonra saat 8.00 sıralarında yola çıktık. Ankara çevre yolunu kuzeyden dolaşarak Kırıkkale yoluna girdik. Yol Çubuk Barajı'nın çok yakınından geçiyor. Kırıkkale son gördüğümden beri hiç gelişmemiş. Fakirlik her yerde göze çarpıyor. Belki de şehrin kenar mahallelerinden geçtik ve ondan etkilendik . Sungurlu fakir bir kasaba görünümünde. Önceki yıllarını bilenler görse , aradan geçen 50 yılda hiç bir şeyin değişmemiş olduğunu hemen fark eder. Boğazköy'e gitmek için ana yoldan ayrıldık. Boğazköy'e vardığımızda saat 11.00 sıraları idi. Müzeler pazartesi günleri hafta tatili yaptıkları için Boğazköy müzesinin de kapalı olacağından endişe ediyorduk. Ören yerlerini sürekli açık tutuyorlar. Ayrıca şehirdeki müze de açıktı. Biletimizi aldık ve Hattuşa (Boğazkale) tarihi kentine girdik. 1961-62 yıllarında lise öğrencisi iken kurduğum hayaller 40 yıl sonra gerçekleşiyordu.
![]() |
Google Earth'den |
Tapınak yapımında kullanılan taşlar şehrin bulunduğu bölgeden çıkarılmış. Bazalt olanlar dışardan getirilmiş olabilir. Büyük taşları çok güzel işlemişler ve kenetleyerek üst üste oturtmuşlar.Taşları birbirine bağlamak için ayrıca metal kenet de kullanmışlar.
Şehir surlarını izleyerek "Aslanlı Kapı"'ya geldik. Kervanların girdiği bu kapı iki yanında aslanlardan oluşan bir kemer şeklinde yapılmış. Kapı ahşaptan yapılmış olup dayak demirinin girdiği taştaki oyuklar görünmekte. Kapının ancak bir araba geçecek kadar dar tutulduğu görülüyor. Kapıdan geçen arabaların iki yandaki taş yüzeylere sürtünmesi sonucu yiv şeklinde oyuklar oluşmuş. Aslan figürleri ve hiyeroglifler ilgi çekici.
Daha sonra şehrin güneyindeki "Sfenksli Kapı"yı görmeğe gittik.
Boğazkale adı, güneyden kuzeye doğru akan derenin oluşturduğu derin vadiden esinlenerek konulmuştur. Bu vadinin yamaçları batı ve güney surları dışında doğal bir koruma sağlamaktadır. Güney kuzey doğrultusunda bu yamaç boyunca şehre su getirilmiştir. Bu güzergah üzerinde şehrin iki yüksek tepesi arasında bir köprü veya su kemeri bulunmaktaydı. Şehrin doğusunda aynı Aslanlı kapı gibi yapılmış ama aslan yerine bir kral figürü bulunan "Kral Kapı" bulunuyor. Daha sonra Nişantepe'yi ve hiyerogliflerini gördük.
Yemeden içmeden saat 14.00 sıralarıi Alacahöyük’e vardık. Müze kapalı idi. Sfenksleri ve frizleri gördük. Burasının 300mx300m boyutlarında bir mezar alanı olduğu söylenebilir. Mezar odalarında ziynet ve süs eşyaları. Geyik Başları. Güneş Kursu ve benzeri eserler bulunmuş.
Sonunda Çorum’a vardık. Saat Kulesi civarında park edip Ulu Camii ve etrafındaki çarşıları gezdik. Kuyumcu dükkanlarının çokluğuna şaştık. "Karanfilli Leblebici"den Çorum leblebisi aldık. Amasya’ya doğru yola çıktık.
Amasya’ya vardığımız zaman güneş batmak üzere idi. Hava kararmadan Yeşilırmak kıyısında bir tur attık. Restore edilmiş evler ve Yeşilırmak çok hoşumuza gitti. Sonra otel bulma telaşı başladı. "Büyük Amasya" otelinde kalmak istiyorduk ama internetten edindiğimiz bütün bilgilere karşın otelin devamlı bakımda olduğunu, kalamıyacağımızı öğrendik. Umut’un yedekte olan otelinden başka çaremiz yoktu. "The Apple Palace" a devlet hastahanesi yanından çıkacağımızı öğrendik. Hava da iyice karardı. Çok yükseklere çıktığımız için bulamadığımızı düşünürken, dağın tepesinde oteli bulduk. Önce in cin yok gibi geldi ama sonra buraya geldiğimize çok sevindik. Otelin manzarası çok güzeldi. Tek sorunumuz odada iki alaturka tuvalete karşın bir alafranga tuvaleti olmayışı idi. Oda genişti ve Umut’un istediği gibi televizyon da vardı. Hatta lobinin karşısında bir internet odası bile bulunuyordu. Hemen yemeğe indik. Öğlen yemeği yemediğimiz için çorbaları çok iyi geldi. Birer bol patlıcanlı Tokat kebabı yedik. Her yerde olduğu gibi Umut’a sprite yerine fruko getiriyorlar. İstediğini içemiyeceğini anlayınca o da artık kola istemeye başladı. İçerde rus olduğunu tahmin ettiğim bir şantöz fransızca ve türkçe canlı müzik yapıyordu. Oturduğumuz yerden bütün Amasya, Kale Mezarları, evler ve Yeşilırmak aydınlatılmış olarak pırıl pırıl görünüyordu. Çok yorulduğumuz için güzel bir uyku çekmişiz.
Sabah uyanınca nefis bir manzara ile karşılaştık. Kahvaltı da çok iyi idi. Otelden Amasya’ya inerken arada durup fotograf ve video çektik. Şule’nin Boğazkale videoları kazaya uğradı. O da Alacahöyük’den sonra epeyce video çekti.
![]() |
Hazeranlar Konağı |
Ordu - Rize
Sabah kahvaltısını yaptıktan sonra Ordu’ya hareket ettik. Bir park yeri bulup arabayı bıraktık. Çarşı içinde dolaştık. Sonra Boztepe’ye doğru yola çıktık. Yol üstünde bir konağı restore ederek oluşturulmuş olan Müze’yi gezdik. Bol resim çektik. Boztepe’den Ordu çok güzel görünüyor.
![]() |
Ordu |
![]() |
Giresun |
![]() |
Giresun-Kale |